Bu iki sözcük de “çeyiz düzmek” anlamına gelir. “Başlık bozmak/Pırtı bozmak”, evde hazırlanan çeyizin yanı sıra söz kesildikten sonra gelin ve damadın yakınlarıyla birlikte yapılan alışverişin adıdır.
Günümüzde bu geleneğin kalktığını düşünüyorum. Bizim ailemizde ağabeyimin evliliği dışında bu gelenek sürdürülmedi. Ben ve kardeşlerimin evliliklerinde ailelerimizin destekleri dışında kimse kimseyi zorlamadı. Geleceklerimizi kendi kararlarımızla şekillendirdik.
Benim anlatacaklarım çocukluğumdaki yaşam koşullarını yansıtan gelenek ve görenekler.
Başlık bozma/Pırtı bozma; genellikle kuyumcuda başlar, manifaturacıda devam eder, ayakkabıcıda son bulurdu.
Yaz aylarının son günlerinde köylerden Haymana’ya düğün alışverişi yapmak için Başlık bozma/Pırtı bozma’ya gelirlerdi.
Çocukluğumda Haymana çok kalabalıktı ve ticaret de hayli hareketliydi. Babam “Haymana’nın 93 pare köyü var” derdi. Bu köylerden bazıları zamanla Konya’ya, Kulu’ya, Cihanbeyli’ye, Polatlı’ya son olarak da Gölbaşı’na bağlandı.
Köylüler; arpa, buğday, yün, yapağı, yoğurt, yağ, tavuk, inek, koyun gibi ürünlerini satmak için Haymana’ya gelirdi. Bir de mahkemedeki davaları için gelinirdi.
Ayrıca düğün hazırlıkları için de Haymana’ya gelen köylüler ticaretin de hareketlenmesine katkıda bulunurlardı.
O yıllarda konfeksiyon yaygın olmadığı için herkes kumaş alır terziye diktirirdi.
Bu nedenle Haymana’da Sümerbank’ın yanısıra pek çok manifatura, tuhafiye dükkânı ve terzi bulunurdu.
Aklıma gelen manifaturacılar; Karahocalı Mehmet (Öztürk) Efendi, Saraçlar, Hacı Osmanlar, Satolar, Özkanlar, Sarıkayalar, Paşa Dikmen…
O dönem en çok ilgimi çeken tuhafiye dükkânı Hacı Osmanların İsmet ağabeyin dükkânıydı. Çeşit çeşit makaralar, kurdeleler, danteller, fistolar, işleme ipleri, dantel ipleri (Ören Bayan marka), düğmeler, iç çamaşırları, çoraplar, gelin taçları, gelin duvakları, telleri, eldivenleri…olurdu. Bir de tezgahta yan yana sıralanmış pompalı kolonya damacana şişeleri bulunurdu. Evden getirdiğimiz şişelere kolonya doldurturduk.
Ayrıca Kolonyacı İhsan amcanın dükkânındaki kolonyalar daha da çeşitliydi. Kolonya, o yıllarda çok kullanılan ve hediye olarak götürülen bir şeydi.
Manifaturacı dükkânları arasında en çok çeşidi olan, en kaliteli ve biraz da pahalı olan dükkân, Karahocalı Mehmet Efendi’nin dükkânıydı. Tüm mallarını İstanbul’dan getirirdi. Dükkânda Mehmet Efendi’nin yanı sıra oğulları Süreyya Öztürk ve rahmetli Naki Öztürk bulunurdu. Yaz aylarında düğün yapacaklar başlık bozdurmak için mutlaka onlara uğrar, alışveriş yapardı. Gelin ve damadın ihtiyaçları karşılanır, yanı sıra yakın akrabalara da hediyeler alınırdı. Çok masraflı bir süreçti.
Dükkânda kumaşlar, astarlar, triko bluzlar, hırkalar, gömlekler, kravatlar, gecelikler, pijamalar, iç çamaşırları, başörtüleri, kasketler, fötr şapkalar, mantolar, paltolar…bulunurdu.
Nikâh
Haymana farklı kültürlerin harmanlandığı bir yer olduğundan evlilik sürecinde belki ufak tefek değişiklikler görülebilir. Ama genel olarak damat tarafının gelin evine “dünür gitme”siyle başlar, söz-nişan-kına gecesi-düğün ya da nikâhla sona erer. Köylere göre bu süreç, değişik geleneklerle çeşitlenebilir.
Aileler arasında söz kesme evde, nişan töreni ve kına gecesi evin avlusunda/bahçesinde ya da Çaldağ İlkokulusalonunda gerçekleşirdi.
Nikâhlar, Belediye Nikâh Salonu’nda kıyılırdı. NikâhSalonu, bugünkü Çağ Termal Oteli’nin bulunduğu Haymana Belediye binası ve komplekslerinde bulunurdu. Halk Kütüphanesi’nin karşısında Nikâh Salonu vardı. Oldukça büyüktü. Nikâh öncesi darbuka, klarnet, cümbüş ya da ut çalan küçük bir orkestranın müzik ziyafeti olur, nikâh kıyılır, nikâh şekeri dağıtılır ve nikâh töreni sona ererdi.
Düğünler genellikle Belediye Sineması’nın salonunda gerçekleştirilirdi. Ankara’dan sanatçılar getirilirdi. Dansöz ya da köçek oynatanlar da olurdu.
Daha sonraları Cimcime Oteli’nin salonunda nikâhlar ve düğünler yapıldı.
Zamanla Haymanalılar düğünlerini Ankara’daki düğün salonlarında yapmaya başladılar.
Bunların dışında evinin önünde, bahçesinde, sokağında davullu zurnalı düğün yapanlar da vardı.
SÜRECEK…
18 Aralık 2020