DEĞİŞİM
Haymana ve Polatlı Esnafının Yüzünü Kim Güldürür
Bir yanda tarihi bir ilçe, yüzyıllardır canlı bir merkez olmuş Haymana. Bir yanda olağan üstü bir hızla büyüyen “biil olamadın” Polatlı.
Şaka gibi Başkent’in burnunun dibindeler. Lakin “orada bir köy var uzakta gitmesekte görmesekte o köy bizim köyümüzdür”(C.S.Tarancı) deyip, ‘öylece durun böyle iyisiniz’ kıvamında uzaktan duman tütüyor .Ocaklar nasıl kaynıyor, ne pişiyor içinde…
Boşuna bir bekleyiş. Esastan çareleri başka yerden aramak. Kendi içinde olan ve içinden çıkan haricinde.
Muhtaç olduğunuz kudret köylerinizdir, köylülerinizdir.Evet, tam da öyle. Bir büyük şehrin hem de başkentin dibinde,esasında kırsal üretimin merkezleri olan bu iki ilçeye kimsenin, merkezin, bir lütfu olduğunu söyleyemez. Hep kendi öz güçleriyle var olmuş. Ülkeye ve dünyaya nüfus yaymışlar. Ürettikleriyle, ülkeye değer katmışlar. Hayvancılıkta, tarımda önemli miktarda katkıları hep ola gelmiş. En son Polatlı’ya Soğan Coğrafi İşareti verildi. Tabi eskiden beri ciddi bir tarımsal seyir vardı. Bir ara Polatlı’da traktör falan da yokmuş(!) diye söylenti çıktı. Bu tebessüm ettiren bir rivayet şöyle bir dolaştı geçti gitti.
Haymana’da çarşı pazar Cuma günleri, Polatlı’da Perşembe günleri şenlenir. Çünkü köylüler Pazar görmek için ilçe merkezine akın ederler. İlçe merkezinde bütün işler bu günlere göre programlanır. Gitmişken devlet kapısında ve diğer tüm işleri halledelim diye bir düşünce vardır. Hele de geçmişte ulaşımın sınırlı olduğu zamanlarda bir çok işi bir güne sığdırmak kaygısı da vardı. İlçe nüfusları o günlerde patlama yaşar, esnafın ve bilcümle ticaret erbabının yüzü gülerdi.
Küçülen topraklar, köyden kente hızlı bir göçü getirdi. Kente gidenlerin temiz sandıkları asfalt ve beton üzerinde yürüyenlerin haberleri yayılır tekrar köylerde. Kızlarımız sürü sahibi gençlerle, çift çubuk süren gençlerimizle evlenmek istemezler. Asgari ücretli bir özel güvenlik maaşına razı gelip şehre gitmeyi dayatırlar. Hani gençlerimiz Ay’a da gider bu durumda ama her durumda yaşanılan vahim sonuçlardır. Bu sadece bir tanesi.
Yerelden alınıp merkezileştirme mantığı ile çıkarılan İller Yasası. Siyasi oyunların yanında kırsal üretime ve idari işleyişe vurulan darbelerdir. Köylerin esas cazibesini bir birelinden almaktadırlar. Taşımalı eğitim garabeti. Zaten tuhaf ve dikiş tutmayan, sürekli değiştirilen eğitim sistemi de bunların başında geliyor. Ülkenin her karış toprağı hizmet edilecek aynı değerdedir.
Binlerce öğretmen atama beklemektedir. Tek bir öğrencisi bile olsa o köyler bizim köyümüzdür Eğitim orada canlandırılmalıdır.
Anayasaya girmiş tarımsal destekler tam olarak ödenmelidir üreten köylüye. Yani üçte birinin değil tamamıyla, bu salgın pandemi dinlemeyip eve sığarız diye kapanmayanlara ödenmesi gerekir. Onlar eve kapansaydı açlıktan kırılmalar baş gösterirdi.
Sağlık Ocaklarımız var idi köylerimizde. Ebelerimiz hemşirelerimiz var idi. Yine kurulsun, doktorlarımız da var olsun.
Tarım alanları da meralar da korunsun. Köyün sosyal yaşamı köylü kafasından çıkarılsın. Bu üreten alanlar yani kırsal tarım, köylerimiz yeniden canlandırılmalıdır.Projelerine öncelik verilmelidir.
İşte bizim ilçelerimizinde betine benzine kan gelmesi buna bağlıdır. Ayrıca çok hızlı büyüyen Polatlı’mızda, önemli bir tarımsal iş gücü barınmakta, varlığıyla bir çok değerin yanında alt yapı sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu geri plan ve nüfus etkinliği dikkate alınarak alt yapı sorunları çözülmelidir.
Ayrıca Polatlı’da “Soğan Törörü ve Soğan Törörüstü” olmadığı, tam tersine ülkemizin bir değeri olduğu ortadadır kiPolatlı Soğanı Coğrafi İşareti almıştır.
Geçimleri ve sosyalitesi artan köylülerimiz göç vermeyecek ve artık köylülerimiz ailecek Cumaları‘hamama” gidecek Haymana’mıza. Üretim festivallerinde ürünlerini ve yeteneklerini sergileyecek eğleneceklerdir.Onların haricinde ülkeden ve dünyanın farklı yerlerinden size geleceklerdir. Eğer gelmiyorlarsa bu mevcut idarecilerin beceriksizliğidir. Artık dünyanın neresinde ne var tek tuşla öğreniyor ve oraya ulaşabiliyorsunuz.
Ne zaman? Ne zaman ilçelerimiz kendi gerçeklerine, gelişimlerine uyan tercihlerini yapar ve yatırımlarını geliştirip dönüştürürse. Bunun siyasal ve ekonomik adımlarını atıp, gerçeğe büründürürse. Ay’a gitmekten daha mı zor?!
Sağlıkla, Sevgiyle, Akıl ve Bilimle kalın.