HAZİNE BULUNCA NE YAPMALI-2

Köşe Yazarı; Bülent HAN

DEĞİŞİM:

HAZİNE BULUNCA NE YAPMALI 2

​İşte neşeli bir yazıııııı… Bu “gömü bulup zengin olma”hikâyesi benim gibi pek çok fakirin aklından çokça geçmiştir. Yalnız emeğinin karşılığının alınmadığı azgın sömürünün sıradanlaştığı iklimlerde artık bir fakir hayali olmaktan çıkar. Hatta çok daha profesyonel hazine avcıları türemiştir. Ne haritalar ne detektörlere ne falcılara paralar dökerler. Bir yerden sonra kolay para, hızlı zengin olmaktan öte, adrenalinbasan bir tutkuya dönüşür. Maceracılığa döner.

​Tabi bir fakirin, kazmayı küreği kırıp arttık bu yolla zengin olunamayacağını anlamak için zamanı kısadır. Çabucak bu yoldan döner. Hiç mi bu yoldan zengin olan olmamıştır? Duyarız birçok efsane. Gerçek mi değil mi pek sorgulamayız. Çünkü beyin şaplaklayan heyecanlı bir konudur. Esasında olup olmadığı bir yana. Bunun en başta bir hak olup olmadığına bakmak gerekir.

​Ne diyordu Kutsal Hazine Avcıları filminde İndianaJones “İyi bir hazine avcısının zamanının yüzde doksanı kütüphanede geçer.” E bizim fakiri zengini okumaya alerjisi olsun diye özel olarak eğitildiği için kütüphane’nin yolunu pek bilmez hele ki arkeoloji, antropoloji, coğrafya, tarih gibi konulardan, bilimlerden bir haberdir. Efsaneleri dinlemeye, televizyondan “bilgi” edinmeye bayılır. Efes Antik Şehrini, Nemrut Dağı’ndaki heykellere de gözüne çarptığı için aşinadır. O kadar. Coğrafya okul atlasından şehir bulmaca oyunu, tarihi de sadece övünülecek bir şey sanır. Derinlemesine öğrenip anlamanın yolu okuyup araştırmaktan geçer. Uzmanlığı ise akademik eğitim almayla bile mümkün değildir bazen. Bilimsel metotlarla öğrenmeyi ve araştırmayı bilmelidir.

​Tabi yolumuz eskiler şurada “bir mezar var” dediği, gidip kazalım kafasındakilerin yolu olacaksa, yol değildir. “E başkaları kazıp kaçırıyor”. Başkaları uyuşturucu da satıyordur, tefecilik de yapıyordur, pezevenklik de… Bize ne!? Helalinden, hakkıyla kazananların gözünde nedir hazine bulmak? Evine helalinden ekmek götürmektir. Kahraman da şampiyon da odur.

​Bu toprağın altında ki de üstünde ki de ortak vatan değeridir. Ha üstündekini çalıp satmışsın ha altındakini. İkisi de toplumun ortak değeriyken sen gizli kapaklı, uluslararası kaçakçılara satarak oradan zengin olmayı nasıldüşünebilirsin?! Tarihi bulgular sadece senin ülkenin değil tüm insanlığın değeridir aslında. Doğru yollarla bulunması, korunması toplumun bilinciyle paralel gelişecektir. Anadolu öyle bir coğrafyadır ki insanlık tarihinin en eski kalıntılarını barındırdığını öğrenmiş olduk. Katman katman hayat var yerin altında. Yaşanmışlıklar, dersler, tecrübeler. En fazla haksız kazanılanların, vatanını satanların baki kalmadığının delilleriyle doludur tarih.

​Ankara’da bir müze vardır. Dünyanın en önemli müzelerinden bir tanesidir Anadolu Medeniyetler Müzesi. Hayatımın her on yılında bir, en az bir kez ziyaret etmişimdir. Ve sabah erkenden gidip kapanıncaya kadar gezmeyi çok severim. Bizden önce yaşamış toplumların yaşantıları, gerçekler ve bolca hazine tabi… Babaannemi de götürmüştüm bir gün. Sonra yıllarca birbirimize anlattık. ​

​Bu konuda bir mevzuat vardır. İsteyen istediği zaman buna ulaşabilir. Kazı yapılmasının yasal yolları orada anlatılır. Anadolu’nun değerleri Anadolu’da kalmalıdır. Tüm insanlığın izlemesine sunulabilir. Gelip ülkemizde görmek isteyen görsün. Çocuklarınız görsün.

​Topraklarımız gerçek hazinedir. Ne ekersen onu biçersin. En büyük zenginliğimiz kirlenmemiş zehirlenmemiş topraklarımızdır. Doğayı bozmadan, ona ihanet etmeden yüzyıllarca bize ve konuya komşuya da bakar. Yeter ki siz ona adaletli davranın.

​Sevgiyle sağlıkla kalın.

Bülent Han