KIRKAMBAR
Kayıp Hazine
Ayhan Benli’nin ilk şiir kitabı “Kayıp Hazine”(*) ile meşgul belleğim kaç gündür. Niye derseniz? Açıklayayım: Şiir, duyguların, düşüncelerin yoğunlaştırılmış hâlidir. Ne zaman şiir kitabı tanıtmaya kalksam, için için korkarım, telaşlanırım. Ya şairi yanlış anlarsam ya duygularını yakalayamazsam ya düşüncelerini tam olarak aktaramazsam diye. Bu nedenle eksik ya da yanlışım olursa, baştan özür diliyorum Benli’den.
Şimdi başlayabilirim tanıtıma. Öncelikle kitabın kapağından etkilendim. Eski, virane bir köy kapısı. Kilidi küflenmiş yıllardır açılmayalı. Boyası gitmiş. Kim bilir içeride ne hazineler var dedirtiyor. Tasarımı yapan İsmet Gülseçgin’e emeği için, yarattığı imgeler için teşekkür ederim.
Benli, serbest yazımı seçmiş. İçinden geldiği gibi dizeleri oluşturuyor. Toplam 123 şiirle merhaba diyor edebiyat dünyasına. Ama bu öyle sıradan değil, kalıcı olacak bir selâmlaşma. Üç gün ardı ardına okudum. Yorulduğumda kapağını kapattım kitabın. Sonra ertesi gün yine açtım. Hem de evde ortalığın sessiz ve bana kaldığı saatlerde.
Bir dörtlüğü az aşan kısa şiirleri ayrı bir tat veriyor. Onlardan örnek vereyim:
BORSA
Bana olan sevgin borsa gibi
Bir artıyor, bir düşüyor
Bir seviyorsun, bir sevmiyorsun
Bir geliyorsun, bir gelmiyorsun
Söylesene sevgilim
Kalbine mi?
Cebine mi?
Nereye yatırayım kendimi?
Orhan Veli kıvraklığında, çelebiliğinde, yaratıcılığında bir tat aldım. Şaşırtıcılığı cabası!
PERİŞAN
Radyoyu açıyorum, Orta Doğu perişan
Televizyonu açıyorum, meclis perişan
Gazeteyi açıyorum, ekonomi perişan
Pencereyi açıyorum, halk perişan
Gönlümü açıyorum, kalbim perişan
Nasıl buldunuz? Tek kelimeyle harika! “Perişan” sözcüğünün peşinde en sonunda sevgiliye dokundursa da kalemini aslında yaşadığı dünyaya sitemi var, taşlaması var. Akılda kalıcı, nakaratlı, öyle slogansal filân da değil! Sessiz, vurgulu, güçlü ve tok dizeler bunlar.
KADIN
(K)adın, namus olur
(A)şkı, ayıp olur
(D)erdi, büyük olur
(I)rgat olur, köle olur
(N)asıl olur da hâlen sağ olur
Dizelerinin ilk harfleri yukarıdan aşağıya okunduğunda KADIN sözcüğü çıkıyor karşımıza. Buna, edebiyatta “Akrostiş” denir. Hemen her gün kadınlarımıza reva görülen acılara tanık oluyor ve derinden üzülüp sarsılıyoruz. Acı yılan olup içimizde kıvır kıvır kıvranıyor. Benli de, akrostiş sanatını kullanarak yarattığı bu kısacık ama çok anlam yüklü dizeleriyle tarafını belli ediyor.“Daha nesini söyleyeyim kadının?” diyor Benli bence.
İSYAN SAHNESİ
Aklımda hep aynı isyan sahnesi
Suflörün sesine sağır
Kalbinin sesine yenik
Yine diyeceğim, tıpkı Orhan Veli’ninki gibi dizeler bunlar. İsyan edememenin bu kadar kısacık tanımlanmasına/betimlenmesine ilk kez tanık oluyorum. Çarpıldım desem yeridir. Tiyatro sahnesi, artık bende bu imgeyi çağrıştıracaktır. Bilmiş olun!
ÖZGÜRCE
Göklerde özgürce süzüldüğünü sanırdı uçurtma
Bir ipe bağlı olduğunu unutarak
Belki de en büyük aldanıştı sonsuz sanmak
özgürlüğü
Özgürlük ne uçurtmaydı ne de gökyüzü
Özgürlük sahipsiz olmaktı, hür olmaktı bir ömür boyu
Son dizeyi ben koyulaştırdım. Sonuna değin katılıyorum bu görüşüne. Ne de güzel tanımlıyor özgürlüğü değil mi? Bir uçurtmanın peşinde koşarken öğreniveriyoruz özgürlüğü.
Daha çok örnek vermek isterdim ama yerim dar. Diğer şiirlerden de söz etmem gerek.
Benli, DENİZ’i bakın –şiiri bitirince anımsayacaksınız kimden söz ettiğini- nasıl içselleştiriyor:
DENİZ
Kanlı bir silahın mermisinde ölüme gülenler
DENİZ biz.
Milyonlarca yoldaşımız ile faşizme sövenler
DENİZ biz.
Örgütlenmiş kahpeliğinizi örgütlü gözlerimizle
görenler DENİZ biz.
Özgürlüğün ağır bedelini satılık mermilerinizle
ödeyenler DENİZ biz.
Bir devrimcinin idamına isyan bayrağı çekenler
DENİZ biz.
Şimdi de şiirlerin bendeki izdüşümlerini paylaşmak isterim. Sevgiliye “Geliyorsun” diye sesleniyor ilk şiirinde. Bir denizci gibi sanki!
“Kayıp Hazine”si odasında. Kapısı “sanki odanın değil dünyanın kapısı.” O denli geniş ve büyük. Sessizlikte “Lambanın üstüne konan kuş sinekleri”nin sesleriduyuluyor. Gizemli ve keşfedilmeye hazır bir “Kayıp Hazine.”
Benli; “Koyu renkli bir hayat”ın peşinde. O hayatın “Her şey”i “besbelli” /”En canlısı, en âlâsı, en tazesi/Dosdoğru ve yalansız” bir “hayatın rengi”ni istiyor.
“Detayı yakalamalı ve hep net yaşamalı insan” der. Bu kadar açık ifade eder özlemini.
“Yokluğun” diye seslenir sevdiğine ama öyle çok anlamlar yükler ki! Anlam zenginidir Benli. Belki de bu yüzden uzun sürmüştür bendeki izdüşümü.
“Yıldızlar”ı anlatırken, çok çocuksu, sıcak, sımsıcak duygu yüklüdür dizeleri.
“Hani Böyle”de konuşur gibi, rahat ve akışkan bir söyleyişe tanık oldum. İnsanın her hâli var bu söyleyişin içinde. Öylesine zengin ki!
Zıtlıklar iç içe ve iyice kaynaşmıştır “Bulut Olacaktım”daki gibi. Ne güzel bir deyiştir!
Belirsiz umutların, yönün, sözün, türkülerin daha da öncesinde “Günün Gecen”in yarattıklarını merak ettiniz mi? Buyurun “Günün Gecen” şiirine öyleyse.
Yaratıcılığına hayran kaldım Benli’nin. Duygu akışını o kadar kolaylıkla aktarıyor ki! “Nar olmuş intiharı demliyorlar”, “Nefesin firarıma mahkum” gibi örneğin.
“Çipçiçek” sözcüğünü türetmiş, sevgiliyi tarif ederken. “Biraz” sözcüğünün nakaratıyla seslenmiş dizeler. Hareket kazanmış ardışık sözcük öbekleriyle.
ÇİPÇİÇEK
Bahçemdeki mis kokulu çiçekler gibiymişsin
Biraz yeşil
Biraz kırmızı
Biraz mor
Sapsarı güneşin masmavi denize bembeyaz yansıması gibiymişsin
Biraz parıltılı
Biraz fiyakalı
Biraz yakamoz
Elimdeki çiçeğin çipçiçek kokması gibiymişsin
Biraz gül
Biraz bahar
Biraz sen
Benim gibi siz de “Vaaay canına!” dediniz değil mi? Eminim demişsinizdir.
“Kimisi” sözcüğünün bu denli güçlü imgelerle bir kuyumcu titizliğiyle örüldüğüne ilk kez tanığım. İmge avcısı ve yaratıcısıdır Benli, benim nazarımda artık.
Dilinin kıvraklığı, işlekliği, güzelliği dizelerinde nakış nakış işlenmiş.
Karşınıza geçip konuşuyor sanki, bu kadar doğal ve içten, yapmacıksız bir söyleyiş.
Akışkan ve gürül gürül çağıltılı bir deyiş tarzı.
Serbest bırakmış duygularını, düşüncelerini. Özgürce paylaşıyor.
Hayata, dünyaya, insana, sevgiye, sevgiliye, çocukluğa… dair öyle birikmiş ki söyleyecekleri!
En iyisi daha fazla uzatmayayım. Siz siz olun, izleyin/okuyun/anlayın Benli’yi derim.
Okuduktan sonra bana “Off! Off ki off! İnsanımızın duyarsızlığına siteme, serzenişe bakın!” diye yanına not yazdıran “Hiç” şiiriyle çekileyim Benli ile aranızdan ey okur!
HİÇ
İnsan hiç kafa yorar mı
Dizi kahramanı öldürüldüğünde yas tutanın, insan katledildiğine suskun kalışına?
İnsan hiç kafa yorar mı
Sevgi ile sevenin sevgilisiz, ilişki için sevenin sevgilili oluşuna?
İnsan hiç kafa yorar mı
Kitap okuyanın otobüsle, okumayanın araba ile gezdiği bir ülkede yaşadığına?
İnsan hiç kafa yorar mı
Çok bilenin eli darda, az bilenin iktidarda oluşuna?
____________
* Ayhan Benli, Kayıp Hazine şiir-aforizma, İştirak Yayınları, Birinci Basım: Aralık-2014, İstanbul, 184 sayfa.
25 Aralık 2020
Mutahhar Aksarı
muaksari@yahoo.com