DEĞİŞİM:
ÖMER ÖZKAN NAKLİYECİ OLSAYDI 2
Arkadaş gayri memnun bir ifade ile arkasını dönmeden önce, anlaştığımız taşıma ücretini teslim ettim ve teşekkür ettim.
Gitmişlerdi. Sonra evi yerleştirmeye durduk. O yerleştirme bitmez zaten. Ertesi gün montajda kullandıkları iki tornavidayı evde unuttuklarını fark ettim. Ve nakliyeciyi aradım. Ancak iyice dolmuştum, eşyaların hoyrat taşınması ve olanlar üzerine. Aradım tornavidaları unuttuklarını söyledim ve uğrayıp birileri alsın ya da bırakayım diye. Tabi olanları anlattım. Eğer kurumsal bir firma, şirket ya da iş yeri olacaklarsa müşteriye yaklaşımlarının bu şekilde olmaması gerektiğini vs. anlattım. Hemşerilerimin daha iyi işler başarması gerektiğini umduğumu söyledim. Tabi sohbette o da pek memnun olmadığını ifade ederken “kamyonu da bırakır onlar diyerek” sitemini belirtti. “Ancak alkol alır mısın?” diye arada pek alâkasız bir soru üzerine, taşıyan arkadaşların mutfakta, içtiğim ama geri dönüşüm için boş şişelerini atmadığım birkaç bira şişesini rapor ettiklerini anladım. Tabi dedim “ağzıyla içen herkesle içebilirim”! İyice canım sıkılmıştı. Bir gün bu konuları da konuşmak için beni davet ettiğini belirtti hemşerim. Tornavidaları bırakmak için adreslerini öğrendim, uğrayıp bırakırım diye. İlerleyen günlerde içinde kazaklarımın olduğu bir çuvalın kayıp olduğunun farkına vardık. Meğer bahşişi bu şekilde tahsil ettiklerine kanaat getirdim. Üzüldüm… Olan olmuştu. Bu sıkkınlıkla tornavidaları da götürmedim. Her kullandığım da bu nakliye anısı aklıma gelir.
İnsanlar eksiğiyle fazlasıyla var olurlar. Tercihimiz adam olanlarıyla temasta olmak ama hayat bu kadar tek düze ve düzenli gitmez. İster istemez her türlüsüyle karşılaşırız. Malzeme bu. Bir memlekette her türlüsü var olur. Utandıran da Onurlandıran da.
İşte bizim onurlarımızdan bir tanesi de Profesör Dr. Ömer Özkan’dır.
Dünyada denenmiş ama başarılamamış olmasına rağmen yine bir ilke imza attı. Kadavradan nakledilen bir rahimle bir anne doğumu başarıyla gerçekleşti. Cana can kattı, candan can olmasını sağladı. Ne büyük bir güzellik. Ve bir çok kadın için umut.
Ömer Özkan’ı uzun uzun anlatmak da güzel. Her bir başarısını buraya yazsak gazeteye sığmaz. O yalan yanlış bilgi ve bilgisizlik kaynağı tv ekranlarından başımızı kaldırıp hakkında biraz araştırma yapmayıp, bir şey okumamışsak yazıklar olsun bize.
Ben bir başka yöne dikkat çekmek isterim. Son yıllarda binlerce bilim insanı ülkemizi terketti. Çok ayıp. Ama bilim insanın işte, öyle aptal yerine konmaya tahammül etmezler.Namuslu bilim adamı yalakalık bilmez. O bilimin gerçeği neyi işaret ediyorsa yönünü ona çevirir. Daha birkaç gün önce üniversitelere atanan rektörlerin üçünün, endeksli yayınlarda 3 makalesi, dört tanesinin de “0” (sıfır) makale sayısı var. Tabi bunun ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini size zahmet oturup araştırın, en fazla iki sayfa yazı okusanız anlaşılmayacak bir şey yok. Okumamak için ant içmişler var onlara bir şey demiyorum. Bilimsel pınar olması gereken üniversitelerin ne hale geldiğini size şöyle bir örnek vereyim. Dağa taşa süslü çeşmeler yapıyorsunuz, su yok! Olanın suyunu kesiyorsunuz. Suyu akan kimisinin suyu zehirleniyor. Kimine lağım karışıyor. Kimisinin borularını söküp çalıyorlar. Kimisi şişe suyu getirip kendi etiketini vuruyor ve bu çeşmenin suyu diyor. Yani durum bu kadar vahimken Ömer Özkan gibi bilim insanları da ülkesini terk etmeyip elinden geleni ve güzel bir şekilde yapıyor. İstese dünyanın her yerinde en güzel şekilde çalışabileceği üretebileceği, en iyi üniversitelerde yeri olur. Ülkemizde birçok ilke imza atıyor.Olması gereken normal bir şey bu .
Her gün isimleri yayınlanmasa da onun gibi birçok işini layıkıyla yapan, kendi alanlarında başarılı Haymanalılar var. Bunları o yağlı protokollerde görmezsiniz. Ulaştıkları herkese faydaları dokunur. Böyle Haymanalı’ları tanıyorum. Çocuğuma onları örnek gösteriyorum. Dar yelek, sivri burun ayakkabı giyip, kolları sakatmış gibi yana açıp tehditkâr bakışlarla fotoğraf çektiren bir nesil var. Neye imreniyorlar neyi örnek alıyorlar? Böyle lumpen tipler, Haymanalı olduğunu öğrendiğinizde saygı yerine utandırır. Bizim ilçemizden bilim insanları, eğitimciler çıkıyor. Bir cümleyi doğru düzgün bir Türkçe ile yazamayan yöneticilerin yanında kalem erbabı edebiyatçılar da çıkıyor. İş insanları çıkıyor, alanında ülke ekonomisine katkı sunuyor. Bu katkı zengini daha çok zengin eden değil tabandaki üreten insanların yaşamına sağladığı katkıdan bahsediyorum.
İşte bizim gerçeğimiz böyle. Adam olan her yerde hayata ve insana değer katıyor. Biz de o değerlerimizi sahipleniriz. Onlar gurur kaynağımızdır. Teşekkürler Ömer Özkan. Teşekkürler Hocam.
Haymana’nın yüzünü ağartıyorsunuz.
Sağlıkla, Sevgiyle Kalın.
05 Temmuz 2020
Bülent Han