KIRKAMBAR
İZMİR SALLANDI!…
İzmir-Bayraklı’daki deprem, çok çok az yobaz, gerici bir kitlenin dışında tüm yurttaşlarımızı derinden üzdü. Özdere’den Ankara’ya kendi aracımızla gelirken İzmir’deki arkadaşlarının yanında olan oğlumuzun telefonuyla öğrendik. Çok derinden sarsıldığını, hayatında ilk kez böyle bir afet yaşadığını ve hiç unutamayacağını söylüyordu. Sonrasında telefonumuz akşam geç vakte kadar hiç susmadı. Telaşla arayanlar durumumuzu merak ediyordu. Biz de Özdere’deki dostlarımızı merakla arıyorduk. Gecenin ilerleyen geç saatlerinde gönülsüzce, kaygıyla ve yorgunluktan uyuyakaldık! Cumartesi ve ardından gelen günler, saatler hep ana gündemimiz oldu. HER TÜRLÜ AFETTEN SONRA HEP UCUZ KURTULDUK DİYEN ANLAYIŞ TOPLUMUMUZDA VAR OLDUKÇA DA GÜNDEMİMİZ DEĞİŞMEYECEK KORKARIM…
Bu haftanın yazısı, Özdere’ki Çevre Derneği Doğa Yürüyüşü Grubu’muzdaki dostumuz (G.S.)’ye ait.Kendisini ailecek kutladık! Ama öncesinde “Sürekli sallanıyoruz” diyerek korkularını paylaşan gruba, bugün “Günaydın, paniğe kapılmadan ve artçı depremlerin öncekinden daha az şiddette olduğunu unutmadan, dikkatli olunarak hayatı sürdürmeye çalışalım. Ne yazık ki deprem kuşağı bizi de etkiliyor. Sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle…” diyerek seslendim. Yine birkaçını arayıp, bilgilendim/k. Birbirimizin yanında olduğumuzu paylaşıp güçlendik.
İşte yazının tamamı:
İZMİR SALLANDI!…
Hem de ne sallanma…
Ölenler, enkaz altında kalanlar, evsiz kalanlar…
Bir yandan yüreğimi burkan acı, bir yandan endişe, bir yandan da “şimdi ne yapacak bu insanlar” sorusu…
Derken Instagram’da bir paylaşım gördüm;
İZMİR’deki oteller odalarını depremzedelere tesis etmeye başladı.
“Aferin be” dedim…
Sonra tüm toplu taşıma ücretsiz oldu.
İnsanlar paylaşım yapmaya başladılar; “WI FI şifremizi kaldırdık, dilediğiniz gibi kullanın” diye…
Gözlerim dolu, titreyerek okuyorum…
Restoranlar, kafeler…
“Gelin hadi, sabaha kadar sizinleyiz, sıcak çorba ikramımız, birlikte olalım bu gece, misafirimizsiniz”
Bir arkadaşım yazmış; “evim küçük, olsun, gelin, çay demleriz, birlikte otururuz” diye davet ediyor bir depremzede aileyi…
Çadırlar kuruldu…
Tanrım… O da ne??
Etrafta yaşayan evlerden insanlar sıcak yemekler, çaylar. Çorbalar yapıp getiriyor…
Birden İstanbul Atatürk Havaalanı’ndaki patlamada kaçışan insanları taksisine almak için 100 dolar isteyen o taksiciyi hatırladım…
Komşu apartmandan bir kadın, depremzedeye “merak etme, biz buradayız” diyordu…
GEÇMİŞ OLSUN DENİZİN KIZI, KIZI DENİZ KOKAN İZMİR…
İZMİR’in dağlarında çiçek açıyormuş gerçekten.
Anladım.
Mutahhar Aksarı
muaksari@yahoo.com