KIRKAMBAR
Bir Eğitim Kuramcısı, Uygulayıcısı, Devrimcisi: İSMAİL HAKKI TONGUÇ
Niye bu nitelemeyi yapıyorum İSMAİL HAKKI TONGUÇ için? Şundan: Cumhuriyetimizin kuruluş yılları. Eğitim yerlerde sürünüyor. Okumuş yok! Cahillik diz boyu. Büyük sorun. Ama, çözülecek. Atatürk; o müthiş zekâsıyla “Eğitmen”leri öneriyor. Sonra sonra geliştiriliyor. Tonguç; Köy Enstitüleri Sistemi’ni adım adım kuruyor. Ama önce müthiş okuma, inceleme, araştırma yapıyor Tonguç. Sonra bizden, bize göre, bize uygun ve yıllar yıllar geçse de ilkeleri-kurallarıyla (iş içinde, yaparak, yaşayarak eğitim=üretici eğitim) uygulanabilecek kalıcı Köy Enstitüleri Eğitim Sistemi’ni kuramsal olarak adım adım yaratıyor. Zamanımızda bile hâlâ aşılamamış eserleriyle yaşayan Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in birlikteliğinde. Köy Enstitüleri, 21 merkezde açılıyor. Yoktan var ediliyor. O yıllarda Dünyadaki diğer eğitim uygulamalarına göre Devrimci bir içerikte-yapıda oluşturuluyor…
23 Haziran 1960, işte bize o kurumları ve eğitim sistemini bizlere armağan eden İsmail Hakkı Tonguç’un ölüm günü. Işıklar içinde yatsın! Sizlere; üyesi olmaktan ve 17 yıl yönetici olarak hizmet etmekten onur duyduğum Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nın “Çeşitli Yönleriyle TONGUÇ”(*)adlı kitabı tanıtacağım. Rahmetli Büyüğüm Başkanımız Mustafa Aydoğan ve Yönetim Kurulu, bu kitap için –benim de içinde yer aldığım- toplam 27 eğitimci-yazara görevlendirme yaptı. Belli bir zaman verdi. Sonunda yazılar-araştırmalar-incelemeler…geldi. Bir komisyonca okundu. Yanlışları varsa, düzelttirildi. Yetersizse, yeterli hale getirildi. Köy Enstitülerinin özündeki İMECE KÜLTÜRÜ ile kotarıldı. İnceleme kitap; “Genel Bakış”, “Dikenli Yıllar”, “İş Başında”, “Nasıl Bir Eğitim”, “Başarıya Götüren Yaklaşım”, “Sadece Öğretmen Yetmez”, “Üreticiliği”, “Ne Dediler”başlıkları altında dizildi ve kültür-eğitim hayatımıza kazandırıldı.
Ben de “1935-1946 Dönemi Tonguç” başlığı altında araştırmamı bitirdim. Bu yıllar arasında Tonguç’un kurdurduğu “Tonguç’un Kentlerin Okul Sorununa Çözüm Önerisi:Okul Yapı Kurulu”, “Köy Öğretmenleri Tekaüt (Emekli) Sandığı”, “İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve İçtimai (Sosyal) Yardım Sandığı” ve “İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı”nı 1935-1946 yıllarındaki “Tebliğler Dergisi”nden inceledim. Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Kütüphanesi’nden kimliğimi verip almış, fotokopi ile çoğaltmıştım dergileri. Adım adım Tonguç’un ne yapmak istediğini anlamaya, çözümlemeye çalışmıştım. Araştırma-İncelemem Komisyonda takılmadan geçmişti. Başarmıştım. Vardığım “Sonuç” şuydu:”İsmail Hakkı Tonguç’un o yıllarda dernek, sendika vb. kurumlara kapalı örgütsüz toplumu sandıklar yoluyla özgürleştirmeye/örgütlemeye ve öğretmenler eliyle yeni kurumlar/kuruluşlar oluşturmaya çabaladığını, çırpındığını görüyoruz. Bu da, Tonguç’un toplumu örgütlemek konusundaki düşüncelerinin açık birer yansımasıdır. Savunduğu mesleksel örgütlenme ilkesinin yaşama geçirildiği örneklerdir. Tonguç, öğretmenlerin yüzyıla yakın örgütlü hak arama mücadelesine ayakları yer sağlam basan örgütler ve örgütlenme modelleri armağan etmiştir. Salt bu çabaları ile Tonguç; demokratik, laik, bilimsel ve çağdaş eğitim mücadelesinin köşetaşı olmaya hak kazanmıştır.”(*)
Tonguç’un anısı önünde saygıyla eğiliyorum…
Mutahhar Aksarı
muaksari@yahoo.com